24 Kasım 2011 Perşembe

Öğretmen Olmak


Bugün öğretmenler günü...

Bu güzel günü kutlamamızı ve bugünlere gelmemizi sağlayan herkese teşekkür ederken, her şeyin başlamasını sağlayan “Başöğretmen” Mustafa Kemal Atatürk’e "daha da" özel bir teşekkür etmek istiyorum.

Eğer o olmasaydı, belki de şu anda klavyelerimizde kullandığımız harfler Arapça veya Farsça olacak, kitaplar, defterler tersten başlayacaktı.

Öncelikle gelin en başa bir dönelim ve neden 24 Kasım’da kutluyoruz kısaca bir hatırlayalım.


Başöğretmen...

Öğretmenliğin ne kadar kutsal bir görev olduğunu ve bir milletin ayağa kalkmasında ne kadar önemli bir rolü olduğunu çok iyi bilen Atatürk, yurt gezilerinde mutlaka okullara uğrar, sınıflarda dersleri dinler, öğretmenlerle konuşup bu mesleğin ne kadar kutsal olduğunu her yerde anlatırdı.

Nitekim, 11 Kasım 1928’de bakanlar kurulunun kararıyla Atatürk’e “Ulus Okullar Başöğretmenliği” sıfatını verilirken, 24 Kasım’da Atatürk, başöğretmenliği kabul eder.

Ata’mızın 100. Doğum yıl dönümü olan 1981 yılında ise 24 Kasım’ın her yıl öğretmenler günü olarak kutlanması kararlaştırılır.


Öğretmen olmak...

Bir an gözlerinizi kapatın ve kendinizi onların yerine koyun. Düşünün bakalım nasıl bir meslektir öğretmenlik?

Sadece ders öğretmekten ibaret olduğu için mi bu kadar kutsaldır?

Bir meslek düşünün ki sadece meslek olmayan...

Çocuk da olsa, yetişkin de olsa bir kişinin tüm hayatını etkileyen, geleceğine yön veren...

Özellikle daha az gelişmiş bölgelerde, sadece öğretmen olmayı değil; o çocukların anneleri, babaları, ağabeyleri, kardeşleri ve hatta kimi zaman doktorları, en yakın arkadaşları olmanızı sağlayan...

Hayatın, kitaptaki müfredattan ibaret olmadığını anlatıp, sadece cehalete karşı değil, hayata karşı da hazırlayan...

Gerekirse gecelerce uyumayıp, karın, kışın içinde kaybolmayıp, bir tek öğrencisi bile olsa tüm gücünü onun için harcayan...

Mustafa Kemal’in açtığı modern Türkiye yolunda, karşılaştığı iç ve dış tüm engellere rağmen yılmayan!

... Bir meslektir öğretmenlik.


Öğretmen Olamamak...

Peki ne değildir?

Geçmişi araştırmadan geleceği etkileyecek bilgiler veren...

Olaylara tek yönden bakıp objektiflikten uzak olan...

Öğrencilerine karşı adil olmayan,...

Öz eleştiri yapmayan ve şeffaf olmayan...

Yardıma ihtiyacı olanları azarlayan...

Herkesten özür bekleyen ama aynı zamanda suçu da kendinde aramayan...

İğneyi de çuvaldızı da karşısındakine batıran...

Ve, en önemlisi öğrencilerini “kötekle ve yasaklarla!” dize getirmeye çalışan...

... Bir meslek kesinlikle değildir öğretmenlik.




Ve milletine önderlik eden her “lider” bir öğretmendir aslında.

Liderler arasındaki en büyük fark ise şudur:

Kimileri “Başöğretmendir”.

Kimileri “Sevilmeyen”...




Son olarak,

Ben “Dersim’i” iyi çalıştım Ata’m...

Sen rahat ol,  “dersini” çalışmayıp, suçu da senin “öğrencilerine” atanlara elbet sorar bir gün hesabını bu “Vatan”...

2 yorum:

  1. senin yazarak buraya ulasanlara ogrettiklerin ve ogreteceklerin icin de ben tesekkur ederim...

    YanıtlaSil
  2. Ben de okuduğun, değerli yorumların ve düşüncelerini içtenlikle paylaştığın için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil