10 Temmuz 2017 Pazartesi

Koçunuz, Yol Arkadaşınız...


Son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız "koçluk" kelimesinin farklı kullanımları ve yorumları var.

Bu yazıda, soru - cevaplarla, koçluğun aslında nasıl bir çalışma ve disiplin olduğunu, anlaşılabilir olacağını düşündüğüm bir anlatımla paylaşacağım.

Koçluk Nedir?

Koçluk, yaşayışınıza ve yaşam standartlarınıza odaklanan interaktif bir süreçtir. Geleceğiniz için sizinle beraber, sizin belirleyeceğiniz yollarla planlar yapar. 

Eylem ve ölçüm odaklı çalışan profesyonel bir disiplindir. Böylece gelişim ve değişim adım adım izlenir ve her bir adımda hedefe ne kadar yaklaşıldığı analiz edilir ve değerlendirilir.

Bir yaşam koçu terapi yapmaz. Terapi kelimesinin tam anlamı 
“tedavi”dir. Aynı şekilde bir Koç danışmanlık da yapmaz. Bu yüzden Koçluk alan kişilere danışan demek de doğru bir ifade olmayacaktır.
Koçluk disiplini aynı zamanda gelecek odaklı çalışır. Geçmişte yaşananlar geçmişte kalmıştır. Burada önemli olan geçmişle yaşamak değil, geleceğin daha iyi olması için nasıl bir yola çıkılacağıdır. 

Burada kilit soru “Neden böyle oldu?” yerine gelecek “Nasıl daha iyi olabilir?” sorusudur. Yaşam Koçluğu en genel tanımıyla, bir kişiye hedefine ulaşmak için çıktığı yolda eşlik etmek ve yol arkadaşlığı yapmak demektir.

Yani bir diğer deyişle, size akıl verip yol gösteren değil, hedefinize ulaşmak üzere çıktığınız yoldaki yol arkadaşınızdır koç.

Bunu yaparken de asla size akıl vermez, yönlendirme yapmaz veya kendi doğrularını size kabul ettirmeye çalışmaz.  Çünkü her bireyin aklı kendine göre değerli ve doğrudur. Bir kişinin doğrusu diğerinin doğrusuyla örtüşmeyebilir. Bu yüzden ideal bir koç, güçlü sorularla kendi doğrularınızı bulmanızı sağlar.

Şöyle düşünün: Bu cümlelerden hangisi sizi daha fazla harekete geçirirdi? “Kilo vermelisin” mi yoksa “Kilo vermeliyim” mi?..


Koçluk alacak olan kişi nelere dikkat etmeli? (Aranması gereken kişisel ve mesleki detaylar neler olmalı?)

Öncelikle kişilerin mutlaka ve mutlaka Koça bir diplomasının olup olmadığını, dünya çapında resmi olarak bulunan (ICF veya AC gibi) kurumlarca onaylı olup olmadığını sormalarını öneririm.  

Koçların görünüşü, tutarlılığı ve verdiği güven de çok önemli. Biz buna “TRUST modeli” diyoruz. Koçun daha ilk görüşmede karşısındaki kişiye yeterince güven sağlayıp sağlamadığına dikkat edilmesi önemlidir. Koçluğu anlatışı, koçluk hakkındaki bilgisi ve özellikle koçluk yapılacak alanla ilgili tecrübeleri de bir koçun tercih edilip edilmemesi konusunda belirleyici olması gereken önemli etkenlerdendir.

Bir düşünün… İş hayatında başarılı olamamış birinin “bir de koçluğu deneyeyim” diyerek koçluğa dair eğitim alıp iş hayatına koçluk yapması ne kadar güven verici olabilir?

Kişi, başvurduğu koçun kendi için uygun olduğunu nasıl anlayabilir?

İdeal bir koçluk süreci 12 seanstır. Ortalama olarak her hafta bir seans yapılır ve bu da yaklaşık olarak 3 aylık bir süreçtir. Yapılan araştırmalara dayanarak belirlenen bu standart, bir alışkanlığın bırakılmasının 6 hafta, yeni bir alışkanlığın edinilme süresinin de 6 hafta sürmesi esasına dayanır. 

Başarılı bir koçluk süreci içinde, üzerinde çalışılan hedefe bu süre içinde ulaşılmış olması gerekir. (Istisnai durumlar hariç) Bu sürece başlamadan önce ise bir demo seansı yapılmasını öneririm. Bu ilk seans tanışma amaçlı olarak değerlendirilmelidir. Kişi ile koç arasındaki uyum, koçluğun kişiye doğru aktarılması ve potansiyel hedeflerin ortaya çıkarılması, bu demo seansının temelini oluşturur. 

Böylece kişi bu demo seansında kendisinin koçluk almaya ne kadar ihtiyacı olduğuna veya olmadığına karar verebilir.


Başkasına iyi gelen yaşam koçu bize de iyi gelecek diye bir şey var mı? Önerilen veya referans verilen her yere de gidilmeli mi? 

“Yaşam Koçluğu” çok genel bir tabirdir. Bunun yerine “Kişisel Koç” tabirini kullanmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. 

Doktorluğu ele alalım… “Ben doktorum” dersiniz ama sonra hasta şu soruyu sorar “Peki tamam da ne doktorusunuz?” 

Koçlukta da sistem böyledir. Her konunun koçluğu ve uzmanlığı farklıdır. Tabii ki genel alanlarda da koçluk yapılır ancak her koçun belirli uzmanlık alanlarının olması önemlidir. 

Her koç herkesle veya koçluk almak isteyen herkes her koçla aynı verimde çalışamayabilir. Bu, yukarıda da bahsettiğimiz gibi aynı frekansta olmak ve birbirini doğru anlamakla çok ilgilidir. 

Ayrıca etik kurallara uygun davranan bir koç, kendi uzmanlık alanı dışında olan konularda, kişileri bu konuda daha uzman koçlara yönlendirmelidir. Yine aynı doğrultuda eğer kişinin durumu koçluktan çok, psikolojinin dallarından biri ile ilgiliyse, koç bu kişiyi nazikçe bir Psikoloğa veya Psikiyatra yönlendirir.


Verilen koçluk hizmeti, kişinin yaşamında neleri değiştirmeyi amaç edinmeli?

Koçluk, kişinin “kör noktalarının” farkına varmasını sağlamalıdır. Yani önce kişi, “kendinin” farkına varmalıdır.

Hedefe ulaşmak için başkasının aklına ihtiyacı olmadığını, kendi doğrularının onun için en “doğru” yolu açabileceğini bilmelidir.

Bir kişi için balık tutup, sonra tuttuğunuz balığı ona yedirirseniz o kişi aç kaldığında yine ona birinin balık tutmasını bekleyecektir. 

Bir koç, kişiye balık tutmak yerine ona nasıl balık tutulacağı konusunda yardım etmeli ve kişi o balığı tutana kadar da onu teşvik etmeli ve yanında durmalıdır. Ta ki kendi başına balık tutmaya başlayıncaya kadar…

Unutmayın, hayatınız boyunca sizinle olacak yegâne kişi yine kendiniz olacaksınız. Bu nedenle size destek olarak hayatınıza giren kişiler sizi yönlendirmek yerine, kendi yolunuzda size yol arkadaşlığı yapmalıdır.

Bazen farkında olarak, bazen de olmayarak yaşadığımız hayat da zaten bundan ibaret değil midir? Aynı yolda yürüyebildiğimiz kişilerle yolculuğumuza devam ediyoruz. Yollarımız bir değil ise, karşımıza çıkan yol ayrımlarında, başka yolları tercih ediyoruz.

Ne kadar engelle karşılaşırsanız karşılaşın, yolculuğunuzun bir ömür boyu süreceğini unutmayın ve yürümekten asla korkmayın. Yanınızda da daima doğru insanları barındırın.

Sevgiler,
Barbaros Avunduk