Bazı
insanlar vardır hayatımızda...
Onlarla
hiç tanışmamışızdır ama çok sevmişizdir her daim.
Bir
yerde yüzünü görsek inceden bir tebessüm eder, bir eserde adı geçse daha bir
dikkatli inceleriz o yapılan işi...
Öyle
biriydi Meral Okay...
Mazisi
çok daha kalabalık olsa da, çoğumuz İkinci Bahar’daki “Kasap Melahat” olarak
tanıdık onu.
Sonradan
diğer yeteneklerini öğrendik, izledik, dinledik...
Kimi
zaman güldük, kimi zaman hüzünlendik.
Ama
hep yavaş yavaş...
Popüler
isimler gibi bir gecede hayatımıza girip, bir başka gecede hayatımızdan silinip
gidenler gibi olmadı o hiçbir zaman.
Senaryolarında
ve şarkı sözlerinde hayatın acımasızlığını defalarca karşımıza çıkardı.
Biraz
alaylı, biraz da umarsızca...
Ama
biz hiç anlamadık.
Her
bölüm sonunda etkisinde kalsak da, her şarkıda birkaç damla yaş akıtsak da
aslında hepsi o anlık...
Öyle
tuhaf bir yıl ki şu 2012, sanırım 21 Aralıkta çok sözü edilen “dünyanın sonu mu
gelecek” tartışmalarına kadar, bizim gözümüze hiç de istemediğimiz “sonları”
getirmeye ve o şarkı sözlerinde bıraktığımız “damla damla” gözyaşlarını kovayla
yüzümüze vurmaya devam edecek.
Maalesef
yüreğindeki güzellikleri kalemiyle hepimizin kalbine yazan güzel insan yok
artık.
Her
geçen gün daha da dejenere olan, yeni reyting canavarları yaratırken birçok
değeri de birer birer yıkan yapımların karşısında duran, yazdığı dizilerle
“hala bir umudun olduğunu” hatırlatan, şarkı sözleriyle duyguların tarifini
ağaç kabuklarına değil de kalplerimize yazan o gönül insanı artık buradan çok
uzaklarda.
Bu
bizler için ne kadar büyük bir kayıp olsa da onun için bir kazanç aslında...
Henüz
41 yaşında kaybettiğimiz bir diğer değer Yaman Okay’ı kazandı sonunda...
Biz,
şarkı sözleriyle ne kadar duygulansak da o sözlerin her biri Yaman’ına yakın
olmak için birer bahaneydi aslında...
Bakın
19 yıl önce buralardan uğurladığı “Yaman Sevdasının” ardından neler karalamıştı
:
“Bir gün evi düzenlerken fark ettim. Bir de
baktım ki, benden çok Yaman''ın eşyaları var... Küçük poşetlerle sızmıştı.
Aşk bir sızma halidir...
Yaman o kadar temiz bir adamdı ki ona kızamazdınız. Bir o
kadar da yiğitti. Ben derdim ki; bu adam ne zaman yorulacak! Meğer acelesi
varmış... Her şeyi o kadar yoğun, hızlı ve coşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ki
büyüleyici bir şeydi bu. Ben köşeleri çok olan bir insandım. Yaman beni
eğitti...
Aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden
''biz'' olabilme halidir...
İnsan egosu denetlenmesi en güç şeydir. Bunu ancak aşk
becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz...”
Her zaman söylediğim ve savunduğum bir tanımım vardır “sevgi”
için…
“Sevgi fedakarlıktır” derim her daim.
Bazen, karşındaki kişi için, sevdiğin için kendi mutluluğundan
feragat edersin.
Ne zaman ki kendi gülümsemenle değil, onun gülümsemesiyle mutlu
oluyorsun, “işte o zaman seviyorsun” derim…
Bunca yıl fedakarlık yaptı Meral Okay…
Yaman’ına hasret geçen 19 yıl boyunca yazdı, yazdı ve
biriktirdi…
Bu sabah son olarak tüm notlarını topladı ve mutlu olacağı yere
gitti.
Bunca parçayı siz bizim için mi yazdığını sanıyorsunuz?
O sözlerin hepsi O’nun içindi…
O kim mi dersiniz?
“Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok O’nun hakkı…
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de
Etkilendim.
YanıtlaSil