9 Nisan 2012 Pazartesi

Yaman Sevda...


Bazı insanlar vardır hayatımızda...

Onlarla hiç tanışmamışızdır ama çok sevmişizdir her daim.

Bir yerde yüzünü görsek inceden bir tebessüm eder, bir eserde adı geçse daha bir dikkatli inceleriz o yapılan işi...

Öyle biriydi Meral Okay...

Mazisi çok daha kalabalık olsa da, çoğumuz İkinci Bahar’daki “Kasap Melahat” olarak tanıdık onu.

Sonradan diğer yeteneklerini öğrendik, izledik, dinledik...

Kimi zaman güldük, kimi zaman hüzünlendik.

Ama hep yavaş yavaş...

Popüler isimler gibi bir gecede hayatımıza girip, bir başka gecede hayatımızdan silinip gidenler gibi olmadı o hiçbir zaman.

Senaryolarında ve şarkı sözlerinde hayatın acımasızlığını defalarca karşımıza çıkardı.

Biraz alaylı, biraz da umarsızca...

Ama biz hiç anlamadık.

Her bölüm sonunda etkisinde kalsak da, her şarkıda birkaç damla yaş akıtsak da aslında hepsi o anlık...

Öyle tuhaf bir yıl ki şu 2012, sanırım 21 Aralıkta çok sözü edilen “dünyanın sonu mu gelecek” tartışmalarına kadar, bizim gözümüze hiç de istemediğimiz “sonları” getirmeye ve o şarkı sözlerinde bıraktığımız “damla damla” gözyaşlarını kovayla yüzümüze vurmaya devam edecek.

Maalesef yüreğindeki güzellikleri kalemiyle hepimizin kalbine yazan güzel insan yok artık.

Her geçen gün daha da dejenere olan, yeni reyting canavarları yaratırken birçok değeri de birer birer yıkan yapımların karşısında duran, yazdığı dizilerle “hala bir umudun olduğunu” hatırlatan, şarkı sözleriyle duyguların tarifini ağaç kabuklarına değil de kalplerimize yazan o gönül insanı artık buradan çok uzaklarda.

Bu bizler için ne kadar büyük bir kayıp olsa da onun için bir kazanç aslında...

Henüz 41 yaşında kaybettiğimiz bir diğer değer Yaman Okay’ı kazandı sonunda...

Biz, şarkı sözleriyle ne kadar duygulansak da o sözlerin her biri Yaman’ına yakın olmak için birer bahaneydi aslında...

Bakın 19 yıl önce buralardan uğurladığı “Yaman Sevdasının” ardından neler karalamıştı :

“Bir gün evi düzenlerken fark ettim. Bir de baktım ki, benden çok Yaman''ın eşyaları var... Küçük poşetlerle sızmıştı.
Aşk bir sızma halidir...
Yaman o kadar temiz bir adamdı ki ona kızamazdınız. Bir o kadar da yiğitti. Ben derdim ki; bu adam ne zaman yorulacak! Meğer acelesi varmış... Her şeyi o kadar yoğun, hızlı ve coşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ki büyüleyici bir şeydi bu. Ben köşeleri çok olan bir insandım. Yaman beni eğitti...
Aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden ''biz'' olabilme halidir...
İnsan egosu denetlenmesi en güç şeydir. Bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz...”



Her zaman söylediğim ve savunduğum bir tanımım vardır “sevgi” için…

“Sevgi fedakarlıktır” derim her daim.

Bazen, karşındaki kişi için, sevdiğin için kendi mutluluğundan feragat edersin.

Ne zaman ki kendi gülümsemenle değil, onun gülümsemesiyle mutlu oluyorsun, “işte o zaman seviyorsun” derim…

Bunca yıl fedakarlık yaptı Meral Okay…

Yaman’ına hasret geçen 19 yıl boyunca yazdı, yazdı ve biriktirdi…

Bu sabah son olarak tüm notlarını topladı ve mutlu olacağı yere gitti.

Bunca parçayı siz bizim için mi yazdığını sanıyorsunuz?

O sözlerin hepsi O’nun içindi…

O kim mi dersiniz?

“Uzak diyarlarda evli barklı
Mutluluk en çok O’nun hakkı…
Bu yorgun kırık dökük hikayenin de

Adı O’nda saklı…"



1 yorum: