Son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız "koçluk" kelimesinin farklı kullanımları ve yorumları var.
Bu yazıda, soru - cevaplarla, koçluğun aslında nasıl bir çalışma ve disiplin olduğunu, anlaşılabilir olacağını düşündüğüm bir anlatımla paylaşacağım.
Koçluk Nedir?
Koçluk, yaşayışınıza ve yaşam
standartlarınıza odaklanan interaktif bir süreçtir. Geleceğiniz için sizinle
beraber, sizin belirleyeceğiniz yollarla planlar yapar.
Eylem ve ölçüm odaklı çalışan profesyonel bir
disiplindir. Böylece gelişim ve değişim adım adım izlenir ve her bir adımda
hedefe ne kadar yaklaşıldığı analiz edilir ve değerlendirilir.
Bir yaşam koçu terapi yapmaz. Terapi kelimesinin tam anlamı “tedavi”dir. Aynı şekilde bir Koç danışmanlık da yapmaz. Bu yüzden Koçluk alan kişilere danışan demek de doğru bir ifade olmayacaktır.
Koçluk disiplini aynı zamanda gelecek odaklı çalışır. Geçmişte yaşananlar geçmişte kalmıştır. Burada önemli olan geçmişle yaşamak değil, geleceğin daha iyi olması için nasıl bir yola çıkılacağıdır.
Burada kilit soru “Neden böyle oldu?” yerine
gelecek “Nasıl daha iyi olabilir?” sorusudur.
Yaşam Koçluğu en genel tanımıyla, bir kişiye hedefine ulaşmak için çıktığı
yolda eşlik etmek ve yol arkadaşlığı yapmak demektir.
Yani bir diğer deyişle, size akıl verip yol
gösteren değil, hedefinize ulaşmak üzere çıktığınız yoldaki yol arkadaşınızdır
koç.
Bunu yaparken de asla size akıl vermez,
yönlendirme yapmaz veya kendi doğrularını size kabul ettirmeye çalışmaz.
Çünkü her bireyin aklı kendine göre değerli ve doğrudur. Bir kişinin
doğrusu diğerinin doğrusuyla örtüşmeyebilir. Bu yüzden ideal bir koç,
güçlü sorularla kendi doğrularınızı bulmanızı sağlar.
Şöyle düşünün: Bu cümlelerden hangisi sizi
daha fazla harekete geçirirdi? “Kilo vermelisin” mi yoksa “Kilo vermeliyim” mi?..
Koçluk alacak olan kişi nelere
dikkat etmeli? (Aranması gereken kişisel ve mesleki detaylar neler olmalı?)
Öncelikle kişilerin mutlaka ve mutlaka Koça
bir diplomasının olup olmadığını, dünya çapında resmi olarak bulunan (ICF veya
AC gibi) kurumlarca onaylı olup olmadığını sormalarını öneririm.
Koçların görünüşü, tutarlılığı ve verdiği
güven de çok önemli. Biz buna “TRUST modeli” diyoruz. Koçun daha ilk görüşmede
karşısındaki kişiye yeterince güven sağlayıp sağlamadığına dikkat edilmesi
önemlidir. Koçluğu anlatışı, koçluk hakkındaki bilgisi ve özellikle koçluk
yapılacak alanla ilgili tecrübeleri de bir koçun tercih edilip edilmemesi
konusunda belirleyici olması gereken önemli etkenlerdendir.
Bir düşünün… İş hayatında başarılı olamamış
birinin “bir de koçluğu deneyeyim” diyerek koçluğa dair eğitim alıp iş hayatına
koçluk yapması ne kadar güven verici olabilir?
Kişi, başvurduğu koçun kendi
için uygun olduğunu nasıl anlayabilir?
İdeal bir koçluk süreci 12 seanstır. Ortalama
olarak her hafta bir seans yapılır ve bu da yaklaşık olarak 3 aylık bir
süreçtir. Yapılan araştırmalara dayanarak belirlenen bu standart, bir alışkanlığın
bırakılmasının 6 hafta, yeni bir alışkanlığın edinilme süresinin de 6 hafta
sürmesi esasına dayanır.
Başarılı bir koçluk süreci içinde, üzerinde
çalışılan hedefe bu süre içinde ulaşılmış olması gerekir. (Istisnai durumlar
hariç) Bu sürece başlamadan önce ise bir demo seansı yapılmasını öneririm. Bu
ilk seans tanışma amaçlı olarak değerlendirilmelidir. Kişi ile koç arasındaki
uyum, koçluğun kişiye doğru aktarılması ve potansiyel hedeflerin ortaya
çıkarılması, bu demo seansının temelini oluşturur.
Böylece kişi bu demo
seansında kendisinin koçluk almaya ne kadar ihtiyacı olduğuna veya olmadığına
karar verebilir.
Başkasına iyi gelen yaşam koçu
bize de iyi gelecek diye bir şey var mı? Önerilen veya referans verilen her
yere de gidilmeli mi?
“Yaşam Koçluğu” çok genel bir tabirdir.
Bunun yerine “Kişisel Koç” tabirini kullanmanın daha doğru olduğunu
düşünüyorum.
Doktorluğu ele alalım… “Ben doktorum”
dersiniz ama sonra hasta şu soruyu sorar “Peki tamam da ne doktorusunuz?”
Koçlukta da sistem böyledir. Her konunun
koçluğu ve uzmanlığı farklıdır. Tabii ki genel alanlarda da koçluk yapılır
ancak her koçun belirli uzmanlık alanlarının olması önemlidir.
Her koç herkesle veya koçluk almak isteyen
herkes her koçla aynı verimde çalışamayabilir. Bu, yukarıda da bahsettiğimiz
gibi aynı frekansta olmak ve birbirini doğru anlamakla çok ilgilidir.
Ayrıca etik kurallara uygun davranan bir koç,
kendi uzmanlık alanı dışında olan konularda, kişileri bu konuda daha uzman
koçlara yönlendirmelidir. Yine aynı doğrultuda eğer kişinin durumu koçluktan
çok, psikolojinin dallarından biri ile ilgiliyse, koç bu kişiyi nazikçe bir
Psikoloğa veya Psikiyatra yönlendirir.
Verilen koçluk hizmeti, kişinin
yaşamında neleri değiştirmeyi amaç edinmeli?
Koçluk, kişinin “kör noktalarının” farkına
varmasını sağlamalıdır. Yani önce kişi, “kendinin” farkına varmalıdır.
Hedefe ulaşmak için başkasının aklına
ihtiyacı olmadığını, kendi doğrularının onun için en “doğru” yolu açabileceğini
bilmelidir.
Bir kişi için balık tutup, sonra tuttuğunuz
balığı ona yedirirseniz o kişi aç kaldığında yine ona birinin balık tutmasını
bekleyecektir.
Bir koç, kişiye balık tutmak yerine ona nasıl
balık tutulacağı konusunda yardım etmeli ve kişi o balığı tutana kadar da onu
teşvik etmeli ve yanında durmalıdır. Ta ki kendi başına balık tutmaya
başlayıncaya kadar…
Unutmayın, hayatınız boyunca sizinle olacak
yegâne kişi yine kendiniz olacaksınız. Bu nedenle size destek olarak hayatınıza
giren kişiler sizi yönlendirmek yerine, kendi yolunuzda size yol arkadaşlığı
yapmalıdır.
Bazen farkında olarak, bazen de olmayarak
yaşadığımız hayat da zaten bundan ibaret değil midir? Aynı yolda
yürüyebildiğimiz kişilerle yolculuğumuza devam ediyoruz. Yollarımız bir değil
ise, karşımıza çıkan yol ayrımlarında, başka yolları tercih ediyoruz.
Ne kadar engelle karşılaşırsanız karşılaşın,
yolculuğunuzun bir ömür boyu süreceğini unutmayın ve yürümekten asla korkmayın.
Yanınızda da daima doğru insanları barındırın.
Sevgiler,
Barbaros Avunduk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder